26 Şubat 2013 Salı

Kemoterapi ve Kan Kimyası


                                    KEMOTERAPİ NEDİR?


İnsan vücudunda oluşan anormal hücrelerin büyüme ve çoğalmalarını durdurmayı veya yok etmeyi amaçlayan, doğal veya yapay maddelerden oluşan ilaçlarla yapılan tedavi biçimine kemoterapi denir. Anormal hücrelerin çoğalma yeteneği kontrolsüz olup normal hücrelerden daha fazladır. Anormal olan bu hücreler çoğalırken, çevrede bulunan normal hücrelere de zarar vererek onların işlevlerini engellerler. Kemoterapi ilaçları; bu anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalmalarını çeşitli basamaklarda engelleyerek etki gösterir. Bu etki, normal hücrelerden hızlı çoğalan anormal hücrelerde daha belirgin olmaktadır. Böylelikle normal hücreler daha az zarar görürken anormal hücrelere belirgin hasar verilmektedir.

Bir başka deyişle; Kemoterapiye kanserin ilaçlarla tedavisi denilebilir. Kemoterapide kullanılan ilaçlar Kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını önleyerek onları hasara uğratırlar. Genelde bu tip ilaçlar birlikte kullanıldıklarında etkileri daha fazla olduğundan kemoterapi kürleri birden fazla ilaç içerir. 


Kemoterapinin kurucusu olarak Paul Ehrlic kabul edilir. Ehrlic, boyalar ve onların kimyası, canlı ve ölü dokuların boyanması, hematoloji, bağışıklık bilimi, seroloji, kanser ve kemoterapi alanlarındaki bulgu ve araştırmalarıyla tıp tarihinde şerefli bir bilgin olarak yer alır. Ehrlic’in kemoterapi alanında sürekli olarak çalışmaya başlaması 1903 yılındadır.

KEMOTERAPİ AMAÇLARI NELERDİR?
Kanserin tipine ve evresine göre kemoterapi;
1.      Kanseri tedavi etmek
2.       Yayılımını önlemek
3.       Büyümesini yavaşlatmak
4.       Vücudun diğer kısımlarına yayılmış kanser hücrelerini öldürmek
5.      Kanserin bazı belirtilerini iyileştirmek amacıyla uygulanır.
Kemoterapi etkili bir tedavi yöntemi olmasına rağmen bazı durumlarda kanseri(tümörü)  tamamen yok edemeyip sadece belirtilerini düzelterek rahat yaşamayı sağlayabilir. Bazı tümörlerde tek tedavi yöntemi kemoterapidir.
Diğerlerinde ise kemoterapi diğer tedavilerle (cerrahi ve radyoterapi) peşpeşe veya eş zamanlı olarak uygulanır. Örneğin ameliyat öncesinde tümörü küçültmek amacıyla veya ameliyattan sonra yayılmasını önlemek için kemoterapi yapılabilir. Aynı uygulamalar radyoterapi öncesinde ve sonrasında yapılabildiği gibi, radyoterapi ile eş zamanlı da kemoterapi uygulanabilir.

Kemoterapi Kim Tarafından Uygulanır?
Kemoterapi ile ilgilenen bilim dalına MEDİKAL ONKOLOJİ veya TIBBİ ONKOLOJİ, bu alanda çalışan doktora MEDİKAL ONKOLOG veya TIBBİ ONKOLOG denir. Medikal onkoloji ayrı bir uzmanlık dalıdır; medikal onkolog tümör tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir iç hastalıkları uzmanıdır.
Tümör tedavisi bir ekip işidir ve mutlaka bu ekibin tüm üyelerinin bulunduğu merkezlerde uygulanmalıdır. Bu ekipte tümör cerrahisi ile ilgili uzman cerrah, radyoterapi (ışın tedavisi) ile ilgili radyasyon onkoloğu, kemoterapi ve hasta bakımı (destek tedavisi) ile ilgili medikal onkolog bulunmalıdır.
          KEMOTERAPİ  UYGULAMA YOLLARI
v  Ağızdan: Örneğin; tabletler. Kullanım şekli kolay ve tercih edilen bölge olmakla birlikte ilaçların az bir kısmı ağız yoluyla kullanılabilmektedir.
v  Damar yoluyla: Örneğin; ampul içindeki ilaçlar. Günümüzde en sık kullanılan kemoterapi uygulama biçimidir.

          ? Kemoterapi damar içine nasıl uygulanır?

Damardan uygulanan kemoterapi ilaçları genellikle serum setinden veya serumun içine karıştırılarak çeşitli sürelerde verilir. Uzun süreli uygulamalarda hastaneye yatma gereği olabilir. Tedavi sırasında bazı ilaçların yan etkilerinin önlenmesi için fazla miktarda sıvı verilmesi gerekebilir. Hastaya verilen sıvı miktarı ayrıca hastanın başka mevcut hastalıklarına göre kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu nedenle başka hastaların tedavisi ile kişi kendini karşılaştırmamalıdır. Uzun süreli ve sık kemoterapi alanlarda bir süre sonra damar bulma sorunu ortaya çıkabilir. Bazı ilaçların damar içine uzun süreli uygulaması sırasında kol damarlarının kullanılması sakıncalı olabilir. Bu durumlarda kateter denilen ve ilacın doğrudan doğruya kalbe yakın ana damara gitmesini sağlayan cihazlar takılarak kemoterapi bu cihaz yoluyla yapılabilir.

v  Bölgesel yol: İlacın, kemoterapi ile etkilemek istenen bölgeye giden damar yoluna doğrudan uygulanmasıdır. Seyrek kullanılmaktadır.
v  Kas içi uygulama: İlacın kas içine enjeksiyonu ile yapılmaktadır. Seyrek kullanılan bir yöntemdir
v  Cilt altı uygulama: İlacın insülin enjektörü gibi küçük uçlu iğnelerle cilt altına uygulanmasıdır. En çok göbek çevresi ve kol-omuz bölgesine uygulanır.
v  Omurilik içine uygulama: Bel bölgesindeki omurlar arasından özel iğnelerle omurilik içine girilerek uygulanan yöntemdir.


İDEAL İLAÇ VE KEMOTERAPİDE KULLANILAN İLAÇLAR
İdeal bir kemoterapi ilacında bir takım niteliklerin bulunması istenir. Böyle bir ilaç tedavi indeksi yüksek, etki alanı geniş, yabancı maddelerden arınık, hatta sentezlenebilen, etkende kolayca direnç oluşturmayan, konağa zararsız ve onda alerji veya ışığa duyarlılık yapmayan, verilemeyeceği haller bulunmayan, gebelerde yavruya zarar vermeyen, suda eriyen, kısa sürede bozulmayan, ağız yoluyla alınabilen, vücuda girince etkili düzeye çabuk varan ve uzun süre etkili kalabilen, beyin ve hücre içleri dahil vücudun her yerinde etkeni yok edebilen, bir tek dozla bir kerede depreşmesiz tedavi sağlayan, başka ilaçla beraber alınınca etkisini sürdürebilen, aranan her yerde kolayca bulunabilen ucuz bir madde olmalıdır.
Bugün elimizde bu niteliklere yakın özellikleri olan bazı ilaçlar vardır ve yenilerinin bulunması için durmadan uğraşılmaktadır.
Kemoterapide çeşitli ilaçlar kullanılır. Bunların bir kısmı tümör hücrelerini yok etmeye yönelik kemoterapötik ilaçlar (sitotoksik), bir kısmı tümörün biyolojisine etki ederek tümörün gelişimini, çoğalmasını önleyen ilaçlar (sitostatik), diğerleri hormonlar ve bağışıklık yan etkilerini azaltmak veya yok etmek amacıyla kullanılır. 

Verilecek ilaçlar nasıl seçilir?
İlaç seçimi tümörün cinsi, yaygınlık durumu, hastanın yaşı, genel durumu ve mevcut başka hastalıklarına (kalp hastalığı, yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve böbrek hastalığı) göre medikal onkolog tarafından yapılır. Seçilen ilaçların dozları ve uygulama sıklığına da, yine medikal onkolog tarafından birçok değişik faktör göz önünde tutularak karar verilir. Yani özetle:  kanserin(tümörün) tipine, yerleşim yerine, büyüklüğüne,
normal vücut fonksiyonlarınızı nasıl etkilediğine ve kişinin genel durumuna göre hangi ilaçların kişiye daha yararlı olacağına doktorlar karar verir.
            Kemoterapi Sırasında Başka İlaç Kullanımı
Genel kural olarak kemoterapi, başka sebeplerle (şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kalp hastalığı, ağrı kesiciler) ilaç kullanmaya engel değildir. Ancak bu ilaçlar konusunda doktorla görüşülmesi şarttır. Tedavi sırasında aspirin ve aspirin içeren ağrı kesici ateş düşürücüler alınmamalıdır. Hastaneye yatmak için gidilirken bu tür ilaçları kişi yanında getirmelidir.



Kanser Kemoterapisi Tedavisinde Yeni İlaçlar:
 Kanser tedavisinde gündemde olan hedefe yönelik tedavi ile kanser hastalarının kemoterapinin yan etkilerinden zarar görmesi engellenebilmektedir. Kanser tedavisinde yeni yaklaşımlardan biri kanserli hücrenin etrafında yeni damar oluşumunun önlenmesiyle tümörün büyümesini engellemektir. Bu amaçla geliştirilen AVASTIN (bevasizumab) adlı ilaç ABD’de FDA onayı almış ve kalın bağırsak kanserinde ilk seçenek tedavilerden biri olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kemik kanserinde meydana gelen kemik kırıkları, erimeler ve ağrılara yol açan metastazlarda bu belirtileri ortadan kaldıran IBANDRONATE adlı ilaç aynı zamanda yeni kemik yapımını sağlaması amacıyla kullanılmaktadır. Kanser tedavisinde yeni geliştirilen kemoterapötik ilaçların yanı sıra kanser aşıları umut vericidir. Örneğin “ras” ismi verilen bir genin mutasyonları baş-boyun ve pankreas kanserlerinin büyük çoğunluğunda görülmektedir ve bu gen, kanser hücrelerinin kontrolsüz büyümesinde rol oynar. Dolayısıyla bu genin ürettiği proteinler gelecekteki aşı tedavileri için çekici bir hedef olarak değerlendirilmektedir. GVAX adlı ilacın akciğer, akut lösemi, prostat ve pankreas kanserlerinde aşı olarak kullanılması ile ilgili faz çalışmaları devam etmektedir. Yapılan araştırmalarda akciğer, pankreas ve baş-boyun kanserlerinde p53 geninin çalışmadığı gösterilmiştir. Bu genin özelliği hasar gören hücrelere intihar etmesini emretmesidir. p53 geni akciğer kanseri olan hastanın tümörüne geri verilirse tümörlü hücreler intihar edecek ve kanser ortadan kalkacaktır. Bu teknik klinik deney aşamasında olmasına rağmen gelecek için çok umut vericidir.
Kanser kemoterapisinin yan etkilerini azaltmak amacıyla yeni ilaçlar geliştirilmektedir. Bu amaçla mide bulantısının önlenmesinde ANZEMET (dolasetron), COMPAZINE (proklorperazin), KYRIL (granisetron), PHENERGON (prometazin), ZOFRAN (ondansetron); kemoterapiye bağlı kronik yorgunluğun giderilmesinde ise PROCRIT (epoetin alfa) ve beyaz kan hücrelerinin sayısının artırılmasında da NEUPOGEN(filgrastim) kullanılmaktadır. Bunlardan sadece ZOFRAN ve NEUPOGEN Türkiye’de bulunmaktadır.
           Kemoterapi Uygulama Süresi ve Sıklığı
Tedavi uygulama süresi ve sıklığı hastalığın ve kişinin durumunuza göre özel olarak seçilen kemoterapi şemasına bağımlıdır.
Tedavi ile elde edilen cevaba ve oluşan yan etkilere göre süre ve sıklık doktor tarafından değiştirilebilir. Genellikle en sık kullanılan aralar 3 veya 4 hafta olmakla birlikte bazı tedavi şemalarında haftada bir veya iki haftada bir uygulamalar vardır. Kemoterapinin zamanlaması konusunda en önemli, hatta hayati önem taşıyan nokta tedavinin mümkün olduğu kadar düzenli ve yan etkilerin izin verdiği ölçüde zamanında yapılmasıdır.
Tedavi aralıkları gereksiz uzatıldığında hücre kendini toparlama ve ilaçlara direnç kazanarak daha da güçlenme şansı verilmiş olur. Bu şekilde tümör büyümeye ve yayılmaya devam eder ve tedavinin başarı şansı azalır. Kemoterapi randevuları konusunda kesinlikle doktorun önerileri dışına çıkılmamalıdır. Herhangi bir nedenle (aile sorunları, ekonomik sorunlar vb.) tedaviyi bırakmadan önce mutlaka doktorla konuşarak sorunlar anlatılmalı ve yardım istenmelidir.
Tedavi günlerine mutlaka uyulmalıdır. Kişinin kendini iyi hissetmediği gerekçesi ile asla kişi tedavi gününü değiştirmemeli ve evde kullanmak zorunda olunan ilaçlar almamazlık edilmemelidir.  Aksi halde eksik tedaviden kaynaklanan tedavi başarısızlıkları ile karşı karşıya kalınır.
       Kemoterapi Sırasında İş Hayatı

Hastaların çoğu kemoterapi aldıkları sırada da çalışabilmektedir. Tedavileri günün geç saatlerinde veya hafta sonundan hemen önce almak işe daha az engel olacaktır. Eğer kemoterapi kişiyi çok bitkin düşürüyorsa çalışmaya bir süre ara vermek yerinde olacaktır. 
    KEMOTERAPİNİN ETKİLİ OLUP OLMADIĞI NASIL ANLAŞILIR?
Kemoterapinin etkili olup olmadığının anlaşılması için belli aralıklarla fizik muayene, kan testleri, röntgenler, tomografi veya sintigrafiler yapılacaktır. Bu testler ve incelemeler kemoterapinin etkinliği hakkında çok bilgi verirken yan etkiler (örneğin bulantı,
kusma, saç dökülmesi) çok az fikir verir. Bazı kişiler yan etki ne kadar çok görülürse etkinliğin de o kadar fazla olacağını zannederler; bu yanlış bir kanıdır. Yan etkiler kişiden kişiye, ilaçtan ilaca değişir.
KEMOTERAPİNİN YAN ETKİLERİ
Kemoterapi başlamadan önce birçok kişi yan etkilerin görülüp görülmeyeceğini, yan etkiler görülürse neler yapılacağını merak eder. Kanser hücreleri çok hızlı büyüyüp çoğaldıkları için kemoterapi ilaçları hızlı çoğalan hücreleri öldürürler. Ancak vücudumuzda bazı normal ve Sağlıklı hücreler de hızlı çoğaldıklarından ilaçlar bunlara da etki eder. Böylelikle yan etkiler ortaya çıkar.
Bazı kişilerde bu yan etkilerin yalnızca birkaç tanesi görülebilir ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Belli bir yan etkinin sizde görülmesi ve şiddeti verilen kemoterapinin cinsine ve vücudunuzun kemoterapiye verdiği reaksiyona bağlıdır. Kemoterapinin en sık görülen yan etkileri bulantı-kusma, saç dökülmesi ve halsizliktir. Diğer yan etkiler kan hücrelerindeki değişiklikler sonucu ortaya çıkan kanamalar, enfeksiyon ve kansızlıktır.
Alerjik reaksiyonlar
Kemoterapi ilaçlarının uygulanması esnasında veya sonrasında çeşitli alerjik reaksiyonlar olabilmektedir. Sıkıntı hissi, kaşıntı, deride kızarıklık ve kabarıklık, nefes darlığı, karın ağrısı gibi çeşitli yakınmalar olabilir. Uygulama sırasında kişi kendini kötü hissettiğinde veya herhangi bir anormal durumda doktora başvurulmalıdır.
İğne giriş yeri ile ilişkili yakınmalar
İğne giriş yerinde ağrı, yanma veya kızarıklık olabilir. Bu tür yakınmalar, uygulanan ilacın damar dışına kaçması ile ilişkili olabilir. Bu nedenle hemen hemşireye veya hekime haber verilmelidir. Uygulanan ilacın cinsine göre soğuk veya sıcak uygulama yapılmalıdır.
Bulantı ve kusma
Kemoterapi uygulamaları sonrasında sık görülen yan etkilerdendir. Bulantı hissi, sinir sisteminin bir kısmı tarafından kontrol edilmektedir. Bulantı hissi; korku, endişe, ağrı, duygu durumu, iltihap, kan akımının bozulması veya iritasyon gibi vücutta oluşan değişiklikler nedeniyle oluşabilmektedir. Kemoterapi uygulanan bütün hastalarda bulantı ve kusma olmamaktadır. Bulantı ve kusmanın çoğu kemoterapiye ve mide-barsak sistemi, karaciğer veya beyine uygulanan radyoterapiye bağlıdır. Bulantı ve kusmanın şiddeti; 50 yaşından genç olanlarda, kadın hastalarda ve daha önceki kemoterapiler esnasında şiddetli bulantı-kusma yakınması olan hastalarda daha fazladır. Bulantı ve kusmanın diğer nedenleri arasında; sıvı ve elektrolit dengesizlikleri, mide-barsak sistemi, karaciğer veya beyindeki tümörlerin büyümesi, kabızlık, bazı ilaçlar, enfeksiyon ve kan zehirlenmesi, böbrek hastalıkları ve endişe gibi faktörler sayılabilir. Kemoterapi ilaçları, beyinde yerleşmiş olan kusma merkezini uyarmaktadır. Bazen ilaç verilirken, bazen de verildikten bir süre sonra ortaya çıkabilir. Bunun önlenmesi için tedavi öncesi koruyucu amaçlı ilaç verilmektedir. Tedaviden sonra da bulantı olduğunda kullanılmak üzere hekim tarafından ilaç önerilmektedir.
Önceden ilaç kullanılması ile sonradan oluşacak bulantı ve kusmayı önlemek pek mümkün değildir. Bu tür bulantı ve kusmaların tedavisinde hipnoz, gevşeme teknikleri, davranışsal değişim yöntemleri, video oyunları gibi eğlendirici yöntemler kısmen yararlı olabilmektedir.
İştahsızlık Ve Tat Alma Bozukluğu
Bulantı ve kusma, tokluk hissi ve tat duyusunda değişiklik yeterli ve dengeli besin tüketimini engelleyerek iştahsızlığa neden olur.
İshal
Kemoterapinin sık olarak etkilediği organlardan birisi de bağırsaklardır. Ayrıca beslenmede olan değişiklikler de buna katkıda bulunabilir. İshalin nedeni kemoterapi ilaçlarının barsak hücrelerini öldürmesi veya mikroplara karşı direncin azalması nedeni ile gelişen enfeksiyonlardır. Eğer ishal 24 saatten uzun sürer veya bol miktarda gelirse, şiddetli kramp tarzı karın ağrıları olursa hekimle görüşülmelidir. Gereken durumlarda tıbbi tedavi ve tetkik yapılabilir. Doktora sormadan başka tedaviler alınmamalıdır.
Kabızlık
Kemoterapötik ilaçlar, kabızlığa daha az neden olmaktadır. Ağrı tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da kabızlığa neden olmaktadır. Ayrıca beslenme bozukluğu, hareketsiz yaşam tarzı da kabızlığa neden olabilmektedir. 
Ağız yaraları
Ağız ve boğaz içini döşeyen hücreler de kemoterapi ilaçlarından etkilenebilmektedir. Buna bağlı olarak ağrılı, kanamaya neden olabilen, kişinin beslenmesini bozabilecek yaralar açılmaktadır. Bu yaralar sıklıkla ilk hafta sonuna doğru oluşmakta ve 2-3 hafta sürmektedir. Bu gibi durumlarda hekimle görüşülmelidir. Ek tedavi önerilebilir.
Yorgunluk ve halsizlik 
Yorgunluk ve halsizlik; herhangi bir şey yapmaya karşı duyulan isteksizliktir. Beslenme, uygulanan tedaviler (cerrahi, kemoterapi, radyoterapi), hastalığın kendisi, uyuma bozuklukları, ağrı, üzüntü ve kan değerlerinin düşüklüğü gibi bir çok neden bağlı olarak çıkabilmektedir. Halsizliğin nedeni hakkında doktorla görüşülebilir.
Saç dökülmesi
Saç dökülmesi, özellikle kadın hastalarımızın hiç sevmediği bir yan etkidir. Kemoterapi ilaçlarının hepsi bu yan etkiyi yapmaz. Kemoterapinin saç hücrelerini etkilemesi ve saç büyümesini durdurması sonucunda ortaya çıkan geçici bir durumdur. Saç dökülmesi belirli bir süre devam edecek ve sonra duracaktır. Ama saçlar yeniden büyüyecektir. Bu nedenle üzüntüye kapanılmamalıdır.
Deri Ve Tırnak Değişiklikleri
Deri hücreleri, sürekli olarak bölünüp yenilenmeleri nedeni ile kemoterapinin yan etkilerinden nasibini almaktadır. Kemoterapi sonrası deride; kızarıklık, kalınlaşma, döküntü, kuruma, dökülme ve soyulma, sivilce, güneş ışınlarına duyarlılık, tırnaklarda ise; çizgilenme, kırılma veya renk değişikliği olabilmektedir. Bu sorunlar çoğunlukla hafif olmakta ve ek tedavi gerektirmemektedir.
Böbreklere Olan Etki
Bazı kemoterapi ilaçları, idrar torbasına ve idrar yollarına doğrudan hasar vererek kanamaya neden olabilir. Bazı ilaçlar da böbreğin işlevini bozabilirler. Yine kemoterapiye bağlı idrar renginde geçici değişiklikler, 1-2 gün süren koku değişikliği olabilir. Bol sıvı alımı bu yan etkilerin görülme sıklığı ve şiddeti en aza indirilebilir. Günde en az 3 lt sıvı alınmalıdır. İdrar torbasını tahriş eden kahve, çay, alkollü içecekler ve baharatlı yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Sigara içilmemeli, iki saatte bir idrar torbası boşaltılmalıdır. İdrar değişikliklerine dikkat edilmelidir.
İdrar yaparken ağrı ve sızı olması, sık idrara çıkma, idrar yapamama, idrarı tutamama, idrarın kırmızı renkte gelmesi, ateş ve üşüme titreme olduğu durumlarda hekimle görüşülmelidir.
Cinsel Organlarına Etki
Kemoterapi hastaların bir bölümünde cinsel organlarını etkilemektedir. Etkilenen organ erkekte testis, kadınlarda vajina ve yumurtalıktır. Etkilenme oranı; kullanılan tedaviye, hastanın genel durumuna ve yaşına bağlıdır.
Erkeklerde;
• Kemoterapi sperm sayısını ve/veya spermin hareket yeteneğini azaltabilir.
• Bu değişiklikler kalıcı veya geçici olarak üreme yeteneğinin kaybına neden olabilir.
Kadınlarda;
• Kemoterapi ilaçlarından bazıları yumurtalıklardaki hücreleri etkileyerek hormon üretimini etkileyebilir.
• Hormon üretiminin etkilendiği hastalarda adet düzensizliği, adetin kalıcı veya geçici kesilmesine neden olabilir.
• Doğurganlık yeteneği kaybolabilir (bunda ilacın tipi, dozu, kadının yaşı gibi faktörler önemlidir). •
• Mutlaka doğum kontrolü yapılmalıdır.  
Kemoterapi ilaçları hormonlar üzerine etki ederek kadınlarda adet görme değişikliklerine, eşlerin her ikisinin de cinsel istek kaybına neden olabilmektedir. Tedavi sırasında gebelik önlenmelidir. Tedavi sonrasında ise ek bir tedavi alınmıyorsa yaklaşık 2 yıl süreyle gebeliği tavsiye edilmez.
Doğum sonrasında hastalık tespit edilen kadınlar kemoterapi alırken bebek emziremez.
Kan değerlerinin düşmesi.Genellikle 2. hafta civarında ortaya çıkabilecek yan etkilerdir. Kanın içinde 3 ayrı önemli madde (hücre) vardır. Bunlar; lökosit, eritrosit ve trombositlerdir.
Lökositlerin (Akyuvarlar) Azalması Ve Ateşli Durumlar
Lökosit yani akyuvarlar, vücudun bağışıklık sisteminde önemli rol oynamaktadırlar. Bu nedenle kemoterapi sonrasında görülebilecek lökosit sayısında azalma veya işlev bozukluğu gelişiminde enfeksiyonlara direnç azalır. Enfeksiyon gelişiminin en önemli göstergesi ateştir. Özellikle üşüme-titreme ile birlikte görülen ateş, öncelikle enfeksiyonu düşündürür. Ateş olması durumunda yapılması gereken tek şey hekiminiz ile temasa geçmektir. Hemen kan testleri yapılıp lökositlerin düşük olup olmadığı değerlendirilmelidir.


Eritrositlerin (Alyuvarlar) Azalması
Eritrositler (alyuvarlar), kanda oksijenin taşımasını sağlayan hücrelerdir. Kemoterapi ile kemik iliğinde bu hücrelerin yapımında azalma olur. Bu durum, Kansızlık (Anemi) olarak adlandırılır. Vücudun oksijenlenmesinde azalmaya bağlı olarak halsizlik, çarpıntı ve çabuk yorulma gibi şikayetlere neden olabilir.
Trombositlerin Azalması
Trombositler, kanamayı kontrol altına alan pıhtılaşma olayı için gerekli kan hücreleridir. Bazı kemoterapi ilaçları bu hücrelerde düşmeye neden olabilir. Bu da kanamaya eğilimi arttırmaktadır. Bu nedenle eğer kanama yakınmalarınız varsa (idrar, dışkı, mide içeriği veya balgamda kan olması, deri ve ağız içinde nokta tarzında küçük kanama alanları veya büyük morartılar) doktora başvurulmalıdır.
                 Yan Etkiler Ne Kadar Sürer?
Kemoterapi bittiğinde normal hücreler kısa sürede iyileşir ve yan etkiler kaybolur. Yan etkilerin geçmesi ve eski enerjinin kazanılması da kişiden kişiye değişir. Kendinizi ne zaman iyi hissedeceğiniz genel sağlık durumunuza ve aldığınız ilaçlara bağlıdır. Ancak yan etkilerden bazılarının düzelmesi aylar hatta yıllar alır bazen de hayat boyu sürer. Kemoterapi kalp, akciğerler, böbrekler ve üreme organlarında kalıcı hasara yol açabilir. Bazı ilaçlar ikinci tip kanser gibi yıllar sonra ortaya çıkabilecek gecikmiş yan etkilere yol açar. Ancak kemoterapi gören hastaların çoğunda uzun süreli problemlerin olmadığını bilmek önemlidir. Ayrıca kemoterapinin ciddi yan etkilerini önleyecek birtakım önlemler de geliştirilmektedir.
                                       KAYNAKÇA
Atıcı, E. Tıp Tarihinde Kanser Ve Lösemi, Türk Onkoloji Dergisi 2007, 22(4), 197-204
Unat E.K, Mikrop Karşıtı Kemoterapinin Gelişim Tarihçesi, Klinik Dergisi 1996, 2(9), 103-113
Gültekin M, Özgül N, Olcayto E, & Tuncer M, Kanser Ve Kanser Risk Faktörleri Hakkında Türk Halkının Bilgi Düzeyinin Ölçülmesi Ve Araştırılması, Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Dergisi, (J Turk Soc Obstet Gynecol), 2011; 8(1), 57- 61

Başgut B & Abacıoğlu N, (2005). İlaç Sanayisinde Araştırma Geliştirme Ve Yeni İlaçlar, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Bilim Dalı,  Bilim, Eğitim Ve Düşünce Dergisi. 5(3), 57-64

Sezgin C.(2011). Kemoterapi Nedir? Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi, İzmir Bornova

























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder